2017 yılının başında "nasıl bir hukuk", "nasıl bir baro", "nasıl bir avukatlık" sorularını tartışmaya başlayarak yola çıkan; yapılan toplantılar sonrasında “bağımsız, çağdaş, toplumcu” nitelikleriyle, avukatın mesleki sorunlarını ülkenin sorunlarıyla harmanlayarak mücadele edilmesi gerektiğinde ortaklaşan; tek adam yönetimine karşı duran, kolektif düşünen, tartışarak ortaklaşa karar alan AVUKAT HAREKETİ, 2018 yılında yapılan İstanbul Barosu seçimlerine de “İtiraz eden, çözüm üreten, mücadeleci, etkin bir İstanbul Barosu” diyerek katılmıştır.
AVUKAT HAREKETİ çıkış bildirgesinde hukukun artık biçimsel olarak dahi uygulanamaz bir halde olduğuna, bu anlamda da Türkiye’nin uzunca bir süredir sanki anayasası yokmuş gibi yönetildiğini işaret etmişti. Bildirge Cumhuriyet’in aydınlanmacı ve kamucu yanının, kültürünün, kurumlarının ve kazanımlarının hukuk araçsallaştırılarak tasfiye edildiğini ve ortaya çıkan bu sonuçla öncelikle hukukçuların, özellikle de avukatların ve onların örgütü olan baroların mücadele etmeleri gerektiğini ifade ediyordu. Ancak tüm bu süreçlerde barolar, özellikle İstanbul Barosu, etkisiz ve yetersiz kalmıştır. Hatta İstanbul Barosu, tarihsel görevlerine ve birikimlerine aykırı bir şekilde, olup bitenlere uyumlu bir sessizlik ve tepkisizlik içinde hareketsiz kalmıştır.
Aradan geçen zaman AVUKAT HAREKETİ’ni doğrulamıştır. 2018 yılında toplanan İstanbul Barosu Genel Kurulu sonrası yaptığımız değerlendirmede ifade ettiğimiz üzere, Türkiye tablosu daha da kötüleşerek sürmüş, gelinen noktada bu sene Adli Yıl Açılış Töreni dualarla yapılmıştır. Artık avukatları hiçbir temsil kabiliyeti kalmamış olan Türkiye Barolar Birliği Başkanı da bu törende yer alabilmiştir. Dinselleşme büyük ölçüde kurumsallaştırılmıştır. Şimdi de rejimin ve ana öğesi olarak da dinselleşmenin “hukuksallaşması” hedefi ile hareket edilmektedir. 19 yıldır yönetimde bulunan ve 2018 yılında da İstanbul Barosu yönetimine seçilen ekip ise öncesinde olduğu gibi bugünde meslek ve memleket sorunları konusunda pasif ve idare-i maslahatçı anlayışını sürdürmektedir. İstanbul Barosu yönetimi hukuk ayaklar altına alınırken sessiz bir kabulleniş içinde olmaya devam etmektedir.
Tüm bu yaşananların da bir sonucu olarak, yaklaşan Genel Kurul öncesi, İstanbul Barosu’nu yöneten grubun yönetme anlayışına karşı ciddi bir arayış bulunmaktadır. AVUKAT HAREKETİ, bu durumun aslında ülkedeki hukuk devleti arayışının, yargı düzenindeki bozuklukların İstanbul Barosu seçimlerine bir yansıması olduğunu düşünmektedir.Böyle olmakla birlikte, AVUKAT HAREKETİ statükonun temsilcisi haline gelen Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’nun İstanbul Barosu yönetiminden gitmesinden öte, nasıl bir anlayışın yönetime gelmesi gerektiğinin daha önemli olduğunu düşünmektedir.
AVUKAT HAREKETİ kuruluşundan beri ifade ettiği, mesleğin sorunlarının alışılagelmiş yöntemler izlenerek, gerçekler görmezden gelinerek, meslekçi yaklaşımlarla siyaset dışı kalınarak, güncel siyasal dengeleri gözeten kişisel strateji ve taktiklerle çözülecek sorunlar olarak görülemeyeceğini dair tespit ve iddialarının önemini koruduğu düşüncesindedir.
AVUKAT HAREKETİ avukatların örgütlü mücadelesine inanmaktadır. İçinde bulunduğumuz dönem müzakere değil, mücadele dönemidir. Bu mücadele, sadece baro başkanları tarafından değil, asıl muhatap olan avukatlarla birlikte yürütülmelidir.
Evet, İstanbul Barosu’nun farklı bir yönetme anlayışına olan ihtiyacı sürmektedir. Ancak, bunun yine meslekçiyaklaşıma sahip, siyaset dışı kalan, bu anlamı ile de var olan yönetim anlayışı ile arasındaki farkı ifade edemeyen bir dizi grup tarafından da hayata geçirilemeyeceği açıktır. Bizler, İstanbul Barosu’nun ihtiyacı olan yönetim anlayışına yönelik tartışmaların 16-17 Ekim 2021 tarihinde toplanacak İstanbul Barosu Genel Kurulu ve yapılacak seçimler sonrası daha da artarak süreceğini ve esasen 2022 yılında toplanacak İstanbul Barosu Genel Kurulu’na taşınacağını düşünmekteyiz. Bu çerçevede yaptığı değerlendirmeler sonrasında, 2021 seçimlerine katılmama kararı alan AVUKAT HAREKETİ, 2022 yılında toplanacak İstanbul Barosu Genel Kurulu’na yönelik çalışmalarını eskisinden daha etkili şekilde sürdürecektir. Bu doğrultuda da ilan ettiği ilkeleri çerçevesinde kendi güç ve çabasını ülkede demokrasinin, hukuk devleti ilkelerinin, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının, avukatlığa ait sorunların giderilmesi için seferber ederken, aynı amaca hizmet eden grup ve anlayışlarla birlikte hareket etmeye de açık tutacaktır.
AVUKAT HAREKETİ, bağımsız, özgür, adil, eşitlikçi ve emekten yana bir ülke özlemine sahip; kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve yargı bağımsızlığının ortadan kaldırılmasını, hukuk güvenliğinin yok edilmesini, yargının özelleştirilmesini kabul etmeyen; avukatlık mesleğinin bir serbest piyasa faaliyeti olarak anlaşılıp, yorumlanmasına sessiz kalmayan, başta genç ve işçi avukatlar olmak üzere, avukatların ekonomik ve toplumsal alanda artan sorunlarına çözümler üretmek, isteyen hukukçuların bir birlikteliği olarak, bu doğrultuda düşünen tüm grup ve yapıların “güç birliği” yapmalarınınzamanının geldiğini düşünmektedir.
AVUKAT HAREKETİ olarak, tüm bu açıklamalarımız doğrultusunda; 2022 yılında toplanacak İstanbul Barosu Genel Kurulu’na yönelik çalışmalar için de bir yapı taşı olacağı düşüncesiyle, 16-17 Ekim 2021 tarihlerinde gerçekleştirilecek İstanbul Barosu Genel Kurulu’nda, birbirine yakın kaygı ve düşüncelere sahip olduğumuz Çağdaş Avukatlar Grubu’nu (ÇAG) destekliyor ve oylarımızı ÇAG’a veriyoruz. 13.10.2021
AVUKAT HAREKETİ